Monday, November 27, 2006

Eurovision foto :)








Dans eden Angeles, kupamizla mutluyuz :), bayragimiz Avrupa Birligi ulkeleri arasinda....

Eurovision, Staj,Margaret Kean.......


Acikliyorum: Eurovision'da ulkemize ikinci kez birinciligi kazandirmis olmaktan onur ve gurur, bunu sizlerle paylasmaktan da mutluluk duyariz....:)) Valla bizden guzelini hazirlayan yoktu acikcasi, sadece Angeles son gun tek basina oldukca guzel bi sov hazirlamisti(Ispanyol gitarist, sarkici ve dansci taklidi yapti) Oldukca eglenceliydi onu izlemek, digerlerininki son derece siradandi. Sadece birinci olursak ne yaptigimizi aciklayacagimi soylemistim: Tarkan'in "findikkiran" sarkisina baslamamizla birlikte salon yerinden oynadi (gunun birinde kemanla Tarkan calacagim hic aklima gelmezdi, o da oldu :)) sonrasinda uyusuk oturanlari ayaklandirmak icin cd calara kasap havasi koyup milleti salonun ortasinda halka yapip dansettirdik aman bi hoslarina gittiii anlatamam (arada klarinetin taksim gectigi bi yer vardi orda da Beste belly dancing yapti:)) En yuksek puani Irlanda ve Avusturya verdi, en dusuk puani kimin verdigini siz zaten tahmin edersiniz ama ben gene de yazayim: Yunanli cici komsularimiz bize 4 puani layik gorduler, amaaaaaaaaa Ispanya'yla birinciligi paylasmamiza engel olamadilar :)) Koca bir paket dolusu cikolata ve uzerinde "Champion of Eurovision Talent Night" yazili kupayi kaptik.( Fotograftakiler:ben, Briege,Beste, Paul Anthony ve Gulfer)
Hafta sonu City Hall'un bahcesine kurulan Christmas Continental Market'i gezip farkli ulkelerden farkli lezzetler tattik.(O ciddi gorunuslu bina nasil da sebege donmus, ama gece cok guzel gorunuyo) Baklava standini gorunce gozumuz dondu ve tabi "ahah Turk bulduk" derken standin basindaki adamin Ermeni oldugunu ogrendik...Gordum ki mezeyi, zeybegi Yunanlilara, baklavayi Ermenilere kaptirmisiz, daha kimbilir neler var benim bilmedigim...
Bi insan omrunde kac defa staj yapar bilmiyorum ama bu benim 4. stajim oluyo. Bugun "school based work dersi kapsaminda okullarda staja basladik. Topu topu 1 hafta surecek ama ozellikle cocuklarin Irlanda Ingilizcesini anlamak o kadar yoruyo ki, nasil gececek bilemiyorum. St. Joseph's Primary School'daki gunlerim burdaki sistemle Turkiye'dekini karsilastirmak acisindan oldukca faydali olacak. Goruyorum ki bunlar icin ozellikle ilkokulda (bu arada ilkokul 4 yasinda basliyo) matematik, fen falan hikaye geyik...Habire resim yapip, sarki soyleyip dans ediyolar :)) Ama ogretmenleri aktivite yetistirmek icin deli gibi calisiyolar ve surekli orijinal fikirler bulmak zorundalar, ayrica egitim sistemleri sayesinde universiteye geldiklerinde cok iyi arastirmacilar oluyolar. Ingilzce muzik dersi vermek de varmis demek kaderde :)) Bugun Christmas korosu icin vurmali calgilari duzenledim cocuklara, artik "hem caldim hem soyledim" diyebilirler :)) Ha bi de gunde 15 defa (yemekten once ve sonra yaptiklari haric) durduk yere baba- ogul ve kutsal ruh adina hac cikarip duruyolar. Sonbahar kosesi hazirlamislar altinda "Tanrim sonbahar icin tesekkur ederim" yaziyo. Siniflarda da tahtanin yaninda Isa'nin carmiha gerilisini gosteren ya resim ya da heykel var, kapilarda da hac asili...jesus Christ...
Margaret Kean...... kim mi? Divided Soceities dersinin "just mental" problemi olan zeka fazlalikli hocasi... Daha once bize soylemedigi ve onun dersi icin sayfalar dolusu raporlar yazdigimiz halde bugun mail atmis hepimize ve 1500 kelimelik odev istiyomus. Ustelik diger Erasmus ogrencileri Nationalism uzerine yazacakken biz "Papa'nin Turkiye'ye gelisi ve insanlarin neden istemedikleri" uzerine yorum raporu yazacakmisiz. Karsi ciktik, bakalim ne olacak? Cunku zaten butun odevlerin son teslim tarihi 8 aralik, son gunde boyle is cikarmasi zaten hos deil, bi de basindan beri Turkiye'yle kafayi bozmus durumda. "Turkiye'deki ve burdaki gazetelerde cikan yazilari okuyup karsilastirin" diyo. Bakalim kurtulabilecek miyiz....

Friday, November 24, 2006




Thursday, November 23, 2006

Edinburgh Fotolari






Macera dolu Edinburgh,Edinburgh, maceraaaaaaaaa :))

Hepinize yeniden merabaaaaaaaaaaaa! Yazmakta geciktim di mi? Evet ama sebebi var, az kalsin Belfasta'a donemiyoduk, yollarda per perisan olduk, Iskocya'nin nerdeyse butun koselerinde konaklama imkanimiz oldu boylece :))
Simdi efenim, bi onceki sayfada yazdigim uzre 6 bayan cumartesi saat 11de Edinburgh'ya dogru yola ciktik. Hava acik, yol acik....Tam 4 defa vasita degistirerek (Belfast otobus terminalinden once Belfast limanina, ardindan feribotla Iskocya'nin Stranraer limanina,ordan otobusle Glasgow'a ve Glasgow'dan da otobusle Edinburgh'ya) 7,5 saat sonunda Edinburgh'ya vardik. Vardik varmasina da, deli gibi yagmur yagiyo, hepimizin esyalari var, sehir merkezinde oldugumuzu biliyoruz ama kalacagimiz hostelin yerini ve bize olan uzakligini bilmedigimiz icin saskin tavuklar gibi bi o yana bi bu yana dolanip dururken yanimizda dikilen yasli amcaya "Guest House"a nasil gidebilecegimizi sorduk. Yav sansa bak, adam demez mi "bu yagmurda, bu saatte, ustelik cumartesi gunu ve sehir merkezinde taksi bulamazsiniz, ama isterseniz ben sizi birakayim oraya" (amca sen bi melek misin demedik tabi :)))
Neyse, saolsun bizi hostelin kapisina birakti, 3 katli, biraz eski bi binaydi ama, odamiz temizdi en azindan.(Odamiz dedim cunku 6isi biz+2 de tanimadigimiz kiz vardi odada. Lisede yatili kaldigim yillarima geri dondum:kogus misali odalar :))Odaya yerlestikten sonra disari ciktik, zira bizimkiler icmeden duramiyolar ;) sans bu ya canli muzik yapilan bi yer bulduk, oldukca keyifliydi. Sonra cikip biraz dolandik sokaklarda, yorgun oldugumuz icin fazla uzun surmedi.
Ertesi gun ilk hedefimiz olan Edinburgh kalesine dogru tirmanisa gectik. Sehrin ortasinda kaldigi icin merkezde hemen her noktadan gorulebiliyo.(Bugun zaman bulabilirsem fotograflari da yerlestiricem)Muazzam bi sehir, muazzam bi yapi....Sehrin %95i tarih ve cok guzel restore edilmis gercekten. Paris'i cok begendigimi soylerdim hep, artik ona Edinburgh da eklendi. Harry Potter'in bazi sahnelerinin cekildigi ve icinde hala askerlerin konakladigi kaleyi yaklasik 3 saatte gezdikten sonra kendimizi biraktik ve ayaklarimiz nereye gidiyosa o tarafa dogru yol aldik. Bi kac muze, Edinburgh Universitesi, Kralicenin Iskocya'ya geldiginde kaldigi "Queen's Palace" ve parlamento binasini gezip bol bol fotograf cektik..Yorgunlugumuzu atmak icin girdigimiz bi kafeye hayran olduk. Her taraf yegliboya resimler ve tarihi esyalarla doluydu.Muze gibi bu kafede caylarimizi icerken cafenin sahibi bi defter getirdi bize. Meger kafeye gelen tum yabancilar notlar yaziyolarmis. O kafeyi ziyaret eden ilk Turk olarak ben de bisiler karaladim :)Unutamayacagim bir sehirde oldukca keyifli bir gundu. Tabi ertesi gun(pazartesi) donus yolunda bizi ne gibi kotu surprizlerin bekledigini bilmiyoruz o sirada :)) Ilk aksam sansimizin surekli yaver gitmesinde vardi tabi bisey :)
Pazartesi sabahi saat 15.15 teki otobuse bindik. Bindik binmesine de hicbirimizin aklina sofore"Edinburgh- Belfast seferi di mi" diye sormak gelmedi. Hatta Jana adama "Edinburgh- Glasgow di mi" demis. Oyle sorarsan tabi ki gidecegin son nokta Glasgow oluyo :))Biz indik mi Glasgow da, otobus terminaline zaten trafikten dolayi 45 dak. rotarli varmis miyiz, Marina yuzunden son seferle gelmis miyiz(o saatten sonra limana otobus yok) zaten yanlis otobusle geldigimiz icin bizi limana goturecek olan otobus de bizi beklemeden gitmis mi...Kaldik Glasgow'da.Hic bilmedigimiz bi sehir,kalacak yer ayarlamamisiz, 6 kisiyiz, herhengi bi yerde bos yer bulabilecegimiz supheli, ne yapsak ne etsek diye dusunurken Glasgow otobus terminalinde 2 saat gecivermis. En sonunda orda calisanlardan birinin verdigi harita ve Dimitris'in Belfast'ta internetten bize hostel bulmasi sayesinde, sinirlerimiz biraz gevsedi.
Bu seferki hostelimiz 9 katliydi ve biz 9. katta 14 kisilik bi kogusta! kaldik. Neyse ki burda da 8 kisiydik...Sinirlerimiz gevsedi ya, saat 10 da disari ciktik ve "campus"diye sadece universite ogrencilerinin takildigi bi bara gittik. Ne gece ama! DJ bizim yabanci oldugumuzu anlayip mikrofonla bizi insanlara tanitti, hersey ustuste gelecek ya, biz butun barin ilgi odagi olduk Angeles ve Jana ickinin dozunu kacirip sarhos oldular , "Neyse nasil olsa buralarda barlar 12de kapaniyo, birazdan cikariz" diye dusunurken barin kapanma saatinin 3 oldugunu ogrendim, 3e kadar zar zor sabredip, tam hostele dogru yururken Angeles- Jana ikilisi bu sefer de otra fiesta (diger parti) diye tutturmasinlar mi...Onlari Marina'ya emanet edip Beste, Martina ve ben 3.30da hostele vardik.
Sali sabahi 8 tekrar yola cikmak icin haziriz ve 11de bizi Stranraer'e goturecek otobuse bindik. Bu sefer o kadar eminiz ki herseyin yolunda oldugundan...Ters gidecek ne olabilir ki :))))Stranraer'e vardigimizda kotu hava sartlarindan dolayi 2.30 seferi de dahil butun seferlerin en az 5'e kadar iptal edildigini ogrendik bu defa da...Beklerken gecen 3 saat suresince ne geyikler yaptik aramizda bilemezsiniz....Artik hicbirimizde en azindan o gun icin Belfast'a ulasabilecegimiz inanci kalmamisti, "bu bece de limana yakin bi hostel bulmamiz gerekecek galiba"derken feribota bindik nihayet. Aman Allahim o ne firtina..!ruzgar bi taraftan, yagmur bi taraftan, dalglar bi taraftan...Bi de Jana'nin sinir krizi, panik atagi ve Beste'nin mide bulantisi eklendi...Bu defa da feribotta calisan elemanlarin ilgi odagi olduk :))
Epey macerali bi hafta sonu oldu, ama neyse ki hepsini gulerek hatirliyorum...

Friday, November 17, 2006

Bekle bizi Edinburgh...!--Teknik aksakliktan dolayi tum izleyicilerimizden ozur dileriz :))

Gunler artik cabuk gecmiyo, kosarak ve kosturarak geciyo, yetisemiyorum vallahi... Soyle bi baktim da en son yazimin ustunden 1 hafta gecmis, kusura bakmayinis :))
Baslikta da okudugunuz usre bu kadar yogunlugun icinde "madem buralara kadar geldik, bi daha da gelebilir miyiz belli olmaz, bi Iskocya yapalim" dedik. Yarin Turkiye saatiyle 13.00da bizi Edinburgh'ya goturecek olan gemiye binmis olacagiz.(Ben, Beste, Marina, Jana, Angeles ve Martina..) Umarim donuste bloguma koymak icin guzel fotograflarim olacak:))
Onumuzdeki hafta bi hayli yogun olacak...Eurovision, blackmountain yuruyusu (bu sogukta nasil olacaksa!) ve collegedinner sayesinde yine sosyal hayatimiz tavan yapacak:) Bi sonraki hafta da artik son aktiviteler, odev teslimleri ve transkriptler, donus belgeleri falan filan....Az kalmis anlayacaginiz ucusa...:)))
Eurovision'da ne yapalim ne yapalim diye dusunduk durduk, en sonunda bisiyler bulduk, ama simdi soylemiycem :))anca birinci olursak he he he...
Ben degil ama bizim Gokhan en sonunda Irish lehcesine yenik dustu, artik "noy ve hoyever" diyo :))
Simdilik bu kadar, sali gunu tekrar yazmayi umit ediyorum.....

Friday, November 10, 2006

Elimizden geldigince Turkiye'deki haberleri takip etmeye calisiyoruz, ister istemez her konuda kiyaslamaya gidiyoruz, sonra aksamlari beyin firtinasi vari konusmalar geciyo aramizda(bara gitmedigimiz aksamlar :)), kiziyoruz, soyleniyoruz, bazen gurur duyuyoruz,(insan ulkesini temsil etmek durumunda olunca karmasik duygulara kapiliyo) ve tabi ki bizim icin anlamli gunleri de burda yasiyoruz. Bugun Ankara'da olup Anitkabire gitmeyi cok isterdim, neyse seneye artik...
Gordugunuz gibi hayattayiz :)) Dun aksam Irish arkadaslarimizin evinde yemekteydik ve zehirlenmedik! he he...Yok gercekten cok ugrasmislar bize yemek hazirlayabilmek icin, basarmislar da.... Her ne kadar kendi damak tadimizi burda bi turlu bulamasak da lezzetli bir calismaydi :))
Bize diyolar ki niye simdiye kadar gelmediniz? Yav ne biliiim ben senin Hawthorn 2 numarada oturdugunu?(biz ayni sokak 44 no.dayiz) kapi kapi dolasip "arkadas ariyoduk da biz" mi diyelim yani? Neyse sohbet koyulasti, konu konuyu acti, bunlar bize nereleri gezdigimizi sordular. Anlatinca aslen Derry'li olan bi cocuk(adlarini hatirlamiyorum, hepsi Keltikce oldugu icin zor oluyo ezberlemek)tutturdu bizi Derry'ye goturucem diye. Bi hafta sonu da kayak yapmaya gidelim diyolar. Allahim surdan kafayi gozu yarmadan bi donebileydik!!! Bunlar catlakkkkk!Icleri iclerine sigmiyo, aman bi sevindiler biz gittik diye. Iclerinde Brena diye bi kizimiz vardi :) pek bi guldurdu bizi. Biz de onlari davet etces ama ne pisirces bilmiyorum. Dogru duzgun malzeme de yok ki.....

Wednesday, November 08, 2006

City Hall, Dublin

Git gide soguyan Belfast gunlerinden biri daha.....Fark ettiyseniz daha seyrek yazmaya basladim. Gerci firsat buldukca gezmeye calisiyoruz, pazartesi gunu de Irish Literature dersine giren ogrencilerle birlikte Dublin'deydik. Ne var ki yazmami esas aksatan sey kasim sonuna yetistirmek zorunda oldugum :( 8 ayri dersin 8 ayri ve birbirinden guzel :) essaylerini yazmaya calisiyor olmam.

Dublin demisken, baktik Student Union'in gezi duzenleyecegi yok, 3-5 saatligine de olsa ulkenin guney baskentine gitmis ve azicik gormus olalim dedik. Gezinin amaci Irish Literature dersini alan ogrencilerin Ulusal Kutuphanedeki William Buttler Yeats'la ilgili tanitimi izlemeleriydi. Dersi almamamiza ragmen(zira literature bizi asar!) ders hocasini kafalayip :)) takildik bunlarin peslerine :)Kutuphane olaganustuydu, hele hele tanitim muhtesemdi. Anlatilmaz yasanir yani ;)Tanitimdan sonra 3 saat boslugumuzun kaldigini gorunce Dublin sokaklarini turladik biz de. En alttaki 3 fotograf Dublin'e ait. 1. ve 3. su River Riffley ogleden sonra ve aksam uzeri olmak uzre iki versiyonu var. Eski Istanbul fotograflarina benzer fotograf cekmek icin camlari kirli bir otobusun icinde olmanin yeterli oldugunu anladim 3. fotograf sayesinde :)) Ortadaki ise Irlanda Parlamento binasi.

Gelelim ustteki ucluye.... Onlar da cumartesi gunu Belfast'in gobeginde olup bi turlu ziyaret saatlerini denk getiremedigimiz City Hall'un dis ve ic goruntuleri...1906da insa edilen sevgili yapi :)) bi zamanlar Belediye binasi olarak kullaniliyomus. Simdi turistler cirit atiyo, arada sirada da festival konserleri falan duzenliyolarmis...
Dun aksam yine bardaydik diycem ama artik ikna edemiyorum sizi valla alkolik deilim:) bunlar surekli barda eglence duzenliyolar, gitmezsek a sosyal ilan ediliyoruz....Hepsi bizi pek goremediklerini iddia ediyolar "sosyal aktiviteler"de, dusunun artik.....Yalniz dun aksamki biraz daha guzeldi, en azindan canli Irlanda muzigi vardi :) Donuste value cabs'tan cagirdigimiz (burda yoldan taksi cevirmek pek mumkun deil, taksi istemek icin nerde bekledigini, adini ve nereye gidecegini falan soyluyosun, gelen taksiye herkes soruyo, eger senin aradiginsa biniyosun. Yok oyle bedava is!) taksinin robocop tipli ve buz dolabi edali soforu sayesinde epey tirstik ama biner binmez emniyet kemerlerimizi taktirdigi! ve peugeot 407 ile seyahat ettigimiz icin rahat bi yolculuk oldu he he
Gecen gun Arthur yanina cagirdi bizi, keyfimizin yerinde olup olmadigini sorduktan sonra biz "valla iyiyiz de size ozgu bi yemek falan var mi? Nerde yiyebiliriz?"diye sorunca basladi anlatmaya....Efendim kahvaltilari pek meshurmus, sodali ekmekleri varmis, patatesleri yumurtalari varmis falan.....Sen kahvalti gormemissin demek var ama...son gun artik :))) Zaten en meshur geleneksel yemeklerini anlatti, bildiginiz patates yemeginin domuz etlisi.Toobe toobe yok bunlar bi tek icmeyi biliyolar, onun da ayarini tutturamiyolar.
Yarin aksam ayni sokakta oturdugumuzu bugun ogrendigimiz Irlandali gencligin evine yemege davetliyiz. Hem nezaketen hem de onlarin yaptigi yemegi yiyemeyiz falan diye biz de bisiler yapip gitces. Zehirlenip zehirlenmedigimiz blogun devam edip etmemesinden anlasilir zaten :)))Herkes kendine ve yediklerine iyi baksin.Donunce ben de bakicam................






Thursday, November 02, 2006

Halloween Fotolari :))
























Eveeeeet iste boyle insan sadece makyajla da cadi gibi olabiliyomus :))Sapkali biyikli olan Student Union'dan Harry, yesil suratli Frankeistein Almanya'dan Andreas, korsan kiyafetli olan Angeles veeeeeeeeee....Beyazlar icindeki seyh Amerika'dan William....Sizce de Bill Clinton'a benzemiyo mu :))

Yolun yarisi : ))

Gunes........ Evet gunes var ne yalan soyleyeyim. AMA ISITMIYO KI KARDESIMMMMMM. Bunlar daha yeni kot mont falan giymeye basladilar, biz palto, atki ve berelerle geziyoruz. Buraya kar yagmiyomus ( bi de yagsaydi bari! o zaman halimiz nasil olurdu acaba?)
Evet yolun yarisina ulastik bugun, geri sayim basladi :)) Gezmeyi gormeyi istedigimiz yerler cok ama bakalim bu havada ve bu yogunlukta (ilk yazdigim gunlerdeki gibi rahat deiliz artik) basarabilecek miyiz.. Tamamen tesaduf eseri, onumuzdeki pazartesi gunu cografya bolumunden bi grupla Dublin'e gidicez. Bakalim guney kismisi nasilmis?

Bugun muzik bolumu baskaniyla gorusmem vardi. Arastirmam icin gerekli konusmayi yaptiktan sonra konu once Turkiye'ye ardindan Irlanda ve Belfast'a geldi. Daha once size bahsetmedigim bi duvar var sehri ikiye bolen....Bizim oldugumuz taraf bagimsiz Irlanda taraftarlarinin ayni zamanda katoliklerin bulundugu taraf. Duvarin diger yanindaysa Ingiltere yanlilari yani protestanlar var. Peter (bolum baskani) benim "diger tarafa rahatca gecebiliyo musunuz, yoksa bi kontrol oluyo mu?"soruma:"bi kontrol yok ama inan bana burdan kimse oraya, ordan da kimse bu tarafa gecmek istemez. Su anda ortalik sakin ve o duvarin adi da baris duvari ama kimse ilerleyen yillar icinde ayni seylerin yasanmayacaginin garantisini veremez, yanlis zamanda yanlis yerde olmak istemeyiz. Aslinda gunluk hayatta hicbir problem yok iki topluluk arasinda, birlikte egleniriz, sohbet ederiz, ama en tehlikeli iki konuyu asla acmamak gerek:politika ve din. O zaman ortalik karisiyo" diye cevap verince bi urperdim. Okulun birinci katindan bile gayet net gorulebiliyo bu duvar, bu kadar ic ice yasayan insanlarin ayni zamanda bu kadar uzak olmalari cok enteresan. Arthur'a "Berlin duvarina benzemiyo mu?" diye sorunca "hayir ikisi cok farkli" diyo. Nesi farkli anlamadim.....Bize bile turist olarak duvardan uzak durmamiz gerektigi tembih ediliyo geldigimizden beri.
Kuzey Kolarado Universitesi'ndeki cografya ogrencileryle yaptigimiz "nationalism" yazismalari son hiziyla devam ediyo. Bugunku konumuz Ulus, etnik grup kavramlari ve hangi ulkelerde hangi etnik gruplar var multi-national ya da multi- ethnic olanlar neler, nasil bir arada yasayabiliyoruz, sorunsuz bi sekilde bir arada yasamak icin neler yapilabilir idi. Sanirim haftaya konu yine bizim ulkemize getirilecek...Hadi bakalim, gecen gun Amerikali ogrencilerden bi tanesi ters bi soru sordu bana ben de sert bi dile cevap verince bu defa "sadece bilmek istemistim" diyo. Ogretces burdan donmeden :))
Bildiginiz ya da bilmediginiz uzre :) sali aksami Halloween yani Turkce meali: Cadilar Bayrami'ydi. Gercekten cilginlikta sinir tanimiyolar....Sokak aralarinda, hatta bizim sokakta bile havai fisekler patlatildi butun gece. Sokakta yurumek zaten mumkun deil de gece de uyutmadilar yav....Aksam 9dan 12.30a kadar Student Union'in duzenledigi partideydik. Kostum almadik ama baska sikliklar yaptik biz de :) (Fotograflarda goreceksiniz) Digerlerinin kostumleri superdi.... Yalniz ickinin dozunu bilmeyen pek sevgili Irlandali arkadaslarimiz barin kapanma saatinden once(gece 1'den once) bulduklari yerde bayilmaya basladilar. Yine soyliycem "OLMAZ OLSUN BOYLE PARTI CANIM!" :))